Tarih boyunca birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bölgede geçmişte kale, kilise, cami, kümbet, çeşme ve minare gibi yapılarda kullanılan taş, üzerindeki süslemelerle de göz kamaştırıyor.
Ahlat taşı, sıva gerektirmediği gibi dayanıklılığı sayesinde de binaların yıllarca ilk günkü gibi görünmesini sağlıyor.
Nemrut Dağı'nın eteklerindeki ocaklardan murç, çivi, balyoz ve levye yardımıyla kırılıp, bloklar halinde çıkarılan Ahlat taşı, atölyelerde işlenerek siparişle Türkiye'nin birçok yerine gönderiliyor.
Ahlat taşının toprak altından çıkarılıp bina süslemelerinde kullanılmasına kadar süren zahmetli yolculuğu, bölgede çok sayıda kişiye istihdam da sağlıyor.
Günün ilk ışıklarıyla ocaklara gelen işçiler, büyük emek harcayarak çıkardıkları taş blokları işlenmek üzere atölyelere gönderiyor.
Taş işçiliğini devam ettiriyorlar
32 yıldan beri ocaklarda çalışan Cevdet Nacaroğlu, taşın Selçuklu döneminden bu yana yaygın şekilde kullanıldığını söyledi.
Gelişen teknolojiye rağmen geleneksel taş işçiliğini devam ettirdiklerini belirten Nacaroğlu, "Ahlat taşı geleneksel yöntemler haricinde çıkarılamaz. Yeni nesil, taş işçiliği zor olduğu için çalışmak istemiyor. Bu nedenle mesleğimiz bitme noktasına geldi. Taş işçiliği bilek gücüne dayanan zor bir iş. Uzun süre çalışanlarda bel ve boyun fıtığı oluyor. Bazen günde 30-40 blok bazen de hiç çıkaramıyoruz. Günlük ortalama 80 lira para kazanıyoruz" dedi.
"200 kişi bu işten ekmeğini kazanıyor"
İşçilerden Gökhan Menteşe de ocaklarından çıkarılan taşları atölyede işledikten sonra satışa hazır hale getirdiklerini anlattı.
Taş işçiliğinin insan gücüne dayandığını belirten Menteşe, şunları söyledi:
"İşimiz ağır ama bir süre yaptıktan sonra alışıyoruz. Taşlar bina, çeşme, cami, minare, kümbet yapımında, süsleme alanlarında sıkça kullanılıyor. Ahlat taşı ile yapılan bir yapının içi kışın sıcak, yazın serin olur. Mesaimiz sabah erken saatlerde başlıyor. Bu sayede ekmeğimizi kazanıyoruz. Ahlat'ta 12 taş ocağı var. Atölye işçileriyle beraber yaklaşık 200 kişi bu işten ekmeğini kazanıyor."
Kaynak: AA