ABD'de 1955'te dünyaya gelen ve Katolik okuluna giderek papaz olduktan sonra 10 yıl görev yapan Fenter, 2004'te Hazreti Mevlana'nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru ile tanıştı.
Bayru'nun daveti üzerine 2005'te geldiği Konya'da Şeb-i Arus törenlerini izleyen Fenter, sema ayini şerifinden, törenlerdeki manevi atmosferden ve anlatılanlardan çok etkilenerek 2006 yılında Müslümanlığı seçti.
Mevlana'ya daha yakın olmak ve Mevleviliği daha iyi yaşayabilmek için 2021'de Konya'ya yerleşen Fenter, "Mevlevi dedesi" Nadir Karnıbüyük'ten dersler aldı.
Mevlevi dervişi olan Fenter, hayatını değiştiren Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin öğretisini daha geniş kitlelere yaymaya, insanların hayatlarına dokunmaya karar verdi.
Fenter, Kanada'dan Çin'e, Avustralya'dan Meksika'ya kadar onlarca ülkeden ulaştığı farklı inanışlara sahip 40 talebeye çevrimiçi Mesnevi dersleri veriyor.
AA muhabirine Türkiye'yi, Konya'yı ve Hazreti Mevlana'yı çok sevdiğini anlatan İsmail Fenter, 2,5 yıldır Uluslararası Mevlana Vakfı için hizmet verdiğini söyledi.
Dünyanın her yerinden vakfa gelen insanlarla tanıştığını ve tercümanlıklarını yaptığını belirten Fenter 1,5 yıl öncede İngilizce Mesnevi dersleri vermeye başladığını ifade etti.
Tüm kıtalardan 40 aktif talebesi var
İnsanların kendine, e-posta, Youtube videoları ve mesajlar ile ulaşarak Mesnevi'yi öğrenme talebinde bulunduklarını vurgulayan Fenter şunları kaydetti:
"Mesnevi'nin Konya'daki nüshasından yeni bir İngilizce tercüme yaparak Zoom'dan ders vermeye başladım. Çin, Pakistan, Arjantin, Mısır, Rusya, Meksika, İngiltere, İrlanda, İran, Avustralya, Kanada, ABD ve Türkiye gibi bir çok ülkeden insanlar katılıyor. Her cuma sabah 06.30'da derslerimiz başlıyor. Şu anda 40 aktif talebem var. Çok güzel bir şey. Hristiyanlar, Müslümanlar, Museviler, çok ilginç insanlar var."
"İrlandalı bir arkadaşımız buraya gelerek Müslüman oldu"
Kalbinde, Hazreti Mevlana'yı ve öğretilerini olabildiğince çok insana ulaştırmanın ve anlatmanın heyecanını yaşadığını dile getiren Fenter şöyle konuştu:
"Benim için insanların hangi inanışa sahip olduğu önemli değil. Çünkü biz hazreti Mevlana'dan ders öğreniyoruz. Öğretmen ben değilim. Öğretmen, mürşit, pir o. Biz ondan öğreniyoruz. Ben sadece bir kanalım. Derslerde bazen Farsça, bazen İbranice, Yunanca ve başka diller kullanıyorum.
Çünkü her şeyi açmak istiyorum. Hazreti Mevlana'nın sözleri çok derin ve çok zor. İslam'da ibtida diye bir kelime var. Biz kalplere bir tohum ekiyoruz. Sonra biraz su, hava, biraz güneş… Belki o çiçek açacak ama onu bilemiyoruz. Mesela derslerimize katılan İrlandalı bir arkadaşımız buraya gelerek Müslüman oldu."
"Hissettiklerimi anlatacak kelimeler bulamıyorum"
Hazreti Mevlana ve İslamiyet'le tanıştıktan sonra adeta yeniden doğduğunu ve Konya'ya yerleştikten sonra ikinci hayatına başladığını aktaran Fenter şöyle devam etti:
"Mevlana'ya, Konya insanlarına, şeyhime, çelebilere çok büyük bir yakınlık hissediyorum. Burası benim için çok önemli ve özel bir yer. Burayı çok seviyorum ve burada kalmak, Türk vatandaşı olmak istiyorum. Çünkü hazreti Mevlana'nın beni buraya çağırdığına inanıyorum. Çağrıya uyup geldim. Huzurunda her gün 'ya sabır' çekiyorum. Biraz sabırsızlansam belki her şey kapanacak. Beklemek lazım, sabretmek lazım. Mevlana için hizmet vermeye devam edeceğim.
İlk geldiğimde huzuruna çıkıp çok özel duygular hissettim. Orada kaldım, bekledim, sustum, hiçbir şey düşünmedim. Sonra bir ok geldi ve kalbimde patladı. Ağladım. Ne olduğunu, ne hissettiğimi anlamadım. Bu aşk mı, celal mi, cemal mi, hepsini hissettim ama bunu anlatacak kelime bulamıyorum. Ne hissettim bilemiyorum ama Mevlana'dan bir şey hissettim."