Ney, Türk musikisi ve tekke musikisinin vazgeçilmez enstrümanı… Geçmişinin M.Ö. 5000 yıllarına dayandığı tahmin ediliyor. Eldeki en eski bulgu, M.Ö. 3000-2800 yıllarından kalan ve bugün Amerika’da Philadelphia Üniversitesi Müzesi’nde sergilenen bir kamış.
Çalgının o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılıyor.
Babasının izinden
Tasavvuf musikisinde önemli bir yere sahip olan neyin başarılı temsilcilerinden Yavuz Kenarda, ney üflemeyi ‘arayış’ olarak tarif ediyor.
“Neyin tınısında insanın aradığı şey aslında kendisi. Bundan dolayı ney üflemek bir yolculuk olduğu için çok merak ve keyif uyandırıyor.”
Kenarda aynı zamanda bir ney ustası. Ney için babasının izinden giden Kenarda, ilk atölyesini 2010 yılında Eskişehir’de açmış. Ney yapımını insanlara bir dost kazandırmak olarak görüyor. Bunu da huzur vesilesi olarak kabul ediyor.
Her insan neyden ses çıkartabilir
Peki, ney nasıl yapılıyor?
“Ney yapımında en önemli etken kamışın doğru yerde ve doğru zamanda kesilmesi. Türkiye’de bu iş için en uygun yerlerden birisi Hatay’ın Samandağ ilçesi. Oraya giderek kendim kesiyorum. Kamış kesildikten sonra gölgede üç yıl kurutulur. Ele alındıktan sonra yaprak ve budak temizliği yapılır, ısıtılarak düzeltilir. İçi uzun törpülerle açılır. Doğru akort için usta perdelerini açar, son olarak baş pare yerleştirilir. Daha sonra ney yağlanır ve tekrar akordu kontrol edildikten sonra üfleyecek kişiyle buluşturulur.”
Ney’den ses çıkarmanın bile başlı başına güç bir iş olduğu anlatılır. Yavuz Kenarda buna katılmıyor.
“Neyden ses çıkarmadaki zorluk bana göre hurafe. Kişinin dudağında bir sıkıntı yoksa ve ney ses çıkartmaya müsait bir neyse, herkes 3-5 dakika içerisinde ses çıkartabilir.”
Ney sesi ruhani olarak etkiliyor
Herkes ses çıkartabilse de o seslerin anlamlı olması da gerekiyor. Yavuz Kenarda’ya göre neyden dökülen ve insanları derinden etkileyen sesin gerisinde bir sır var.
“Özellikle ramazan ayında pide veya hurma gibi simgesel bir şey ney. Ney tınısı, ülke, din, dil, ırk fark etmeksizin ilk defa dinleyen kişileri ruhani olarak etkiliyor. Çünkü ney üfleyen kişinin vermiş olduğu nefeste Allah’ın “Hu” ismi zikredilir. Mevlana hazretleri aslında ‘dinle bu neyden’ derken insan-ı kâmil olarak Peygamber efendimizi işaret ediyor. Bu da neyin aslında ne kadar anlamlı bir enstrüman olduğunu anlatıyor.”
Yavuz Kenarda, hem yaparken hem de üflerken kuvvetli bir ruhla sarıldığı neyi elinden düşürmüyor. Ney onun bir parçası ve yaşamının her anında ‘dost’ olarak yanında bulunuyor. Dostunun dilinden dökülen etkileyici nefesi duymak isteyenlerin yollarını Eskişehir Mevlevihanesi’ne düşürmesi gerekiyor.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu