Hastaları hayatta tutmaya adanmış ömürler, yoğun bakımda geçen uzun günler...
Meslek yaşamları hep zorlu geçmişti. Ama koronavirüs salgını nedeniyle son bir yıl daha da zor oldu.
"Aileme hiç hissettirmemeye çalıştım"
Fatma Bilgin, 30 yıllık hemşire. İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli. Daha koronavirüsün etkilerinin bilinmediği ilk günlerde o da yakalandı hastalığa. Türkiye'de ilk vakanın görülmesinin üzerinden sadece bir hafta geçmişti.
"Öyle bir bilinmeyen vardı ki herkes korkuyordu, neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk birden pandeminin ortasında bulduk kendimizi. Ölüm korkusunu açıkçası ben kendimde hissettim. O dönem Sayın Hocamız Cemil Taşçıoğlu’nu da kaybetmenin verdiği bir hüzünle açıkçası evde yaşadığım dönemde 'acaba ben ne zaman ölebilirim' endişesini bile yaşadım ve bunu aileme hiç hissettirmemeye çalıştım."
Sadece kendisi değil, eşi, 2 çocuğu, eşinin annesi ve babası da hastalandı, kaybettikleri oldu.
"Görevime geri döndüm, mutluyum"
26 yıllık hemşire Aysel Özgür de aynı hastanede görevli. O da 1,5 ay önce salgına yakalandı. Geçen mart ayından beri yaşadıkları, hastalandığında daha da endişelendirdi onu.
"Halsizliğim oldu, beni yatağa düşürdü, ateşim oldu, ağrılarım çok şiddetli oldu. Ama çok şükür şimdi iyiyim, görevime geri döndüm, mutluyum. İster istemez korkuyorsunuz çünkü bu işin içindeyseniz, görüyorsanız sonuçların neler olabileceğini ister istemez acaba diye soruyorsunuz."
"Bir daha dünyaya gelsem hemşire yine olurdum, doktor olurdum"
Salgınla mücadele ile geçirdikleri günlerin ardından, bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, sağlık çalışanı kadınlar için daha da değerli.
Onlar gece gündüz demeden görevlerinin başındalar. "Bir daha dünyaya gelsem hemşire yine olurdum, doktor olurdum" diyecek kadar mesleklerini seviyorlar.
Kadın olmanın getirdiği sevgiyi, inceliği, vicdanı, merhameti mesleklerine sonuna kadar yansıtıyorlar.
Mesleklerine tutkuları hiç azalmıyor
Her zorluğu yaşasalar da mesleklerine tutkuları hiç azalmıyor. Tıpkı Sürreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesinin Başhekimi Prof. Dr. Zuhal Karakurt gibi.
Salgın döneminde hastalarının imdadına koşarken o da hastalandı. Her gün doktor olarak girdiği yoğun bakıma bu defa hasta olarak yattı.
"Kendi kliniğinde, kendi hastalara baktığım odalardan bir tanesinde de ben yattım. Çok hastalığın şiddetiyle muhakeme yapabilecek haliniz kalmıyor. Ben sürekli uyudum, o kadar çok yorgundum ki bana yatmak çok iyi geldi. Düşünemedim fazla ne olacak, ne bitecek diye."
"Kadın kalbi sevgi doludur"
İhtiyacı olan insanlara dokunabildiği, yaralarına merhem olabildiği için kendini şanslı hissediyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde mesajı da tüm kadın sağlık çalışanları adına.
Karakurt, "Kadın olmak çok ayrıcalıklı bir iş, Allah beni iyi ki kadın yaratmış. Kadın kalbi sevgi doludur, çok geniş bir kucaklama özgürlüğü vermiş Allah bize. Sevgi dolu dünyaya gelişimizle bu doktorluk mesleği o kadar örtüşüyor ki anlatamam" diyor.
Haber: Fatma Demir Turgut
Kamera: Ahmet Bağış, Deniz Kahraman