Açık 2.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
TRT Haber 25.07.2022 10:38

Şehirler yaşlanmaya hazır mı?

Genel kabule göre 65 yaş üzeri yaşlı nüfus sayılıyor ve dünya nüfusu giderek yaşlanıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Uzmanlar yaşlı profilinin de değiştiğini söylüyor. Peki yaşlılar şehirlerden ne bekliyor, şehirler bu sürece nasıl hazırlanmalı?

okuma süresi
Okuma süresi

TÜİK’in “Dünya Nüfus Günü, 2022” başlığıyla yayınladığı verilere göre, 2021 yılında yaşlı nüfus oranının dünya ortalaması %9,6. Türkiye ise %9,7 ile dünya yaşlı nüfus ortalamasının hemen üzerinde.

Yaşlı nüfusunun artmaya devam edeceği düşünülüyor. Özellikle büyük şehirlerin nüfustaki değişime hazırlanması için ivedilikle alması gereken önlemler var.

Peki, yaşlılar şehirlerden ne bekliyor ve şehirler bu değişime nasıl hazırlanabilir? 65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Rümeyza Kazancıoğlu ve Beykent Üniversitesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şen Yüksel’e sorduk.

Şehirler yaşlanmaya hazır mı?

Yaşlı profili değişiyor

Kazancıoğlu, “Türkiye’deki yerleşim birimlerinden ilçeler, iller, büyük belediyeler diye baktığınızda yüzde 51’inden fazlasında yüzde 10’dan fazla yaşlı nüfus var” diyor. Demografideki değişim de dikkat çekici. Mesela, yalnız yaşayan yaşlıların sayısı giderek artıyor.

Çözüm ise şehir planlamalarında yaşlı nüfusu daha çok göz önünde bulundurmak ve mevcut çalışmaları hızlandırmak. Kazancıoğlu, “Artık planlarımızı yaparken yaşlıyı da işin içine katarak, tüm yerleşim birimlerinde yaşlıların da keyifle yaşayabileceği alan planlamak zorundayız” diyor.

Yaşlılar şehirlerden ne bekliyor?

Kazancıoğlu, “Yaşlılık dönemine geldiğinizde alıştığınız hayat standardında, kaliteli bir şekilde hayatınızı sürdürmeyi beklersiniz” diye özetliyor.

Yaşlıların alıştıkları ortamda, sosyal ilişkiler içinde olmayı istediğini ve şehir hayatının onlar için kolaylaştırılması gerektiğini konuşuyoruz.

Aynı soruyu, 65+ Yaşlı Hakları Derneği Üyesi Dr. Mimar Esra Akan’a da soruyoruz. Çevrenin bir de görünmeyen yanı var diyor:

“Örneğin yaşlının oturduğu sokaktaki bir ıhlamur ağacı kokusunun verdiği huzur ve güven oraya aidiyetini artıracaktır.”

İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Şentürk de derneğin bir üyesi. Şentürk’ün cevabı şöyle:

“Yaşlıların şehirden en büyük beklentisi şehrin sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında özgürce dolaşabilmek, çok rahat bir şekilde istedikleri yere gidebilmek.”

Şehirler yaşlanmaya hazır mı?

Şehirler yaşlanmaya nasıl hazırlanabilir?

Yaşlıların en çok zorlandığı ve dolayısıyla en çok önlem alınması gereken yerlerin büyük şehirler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dünya Sağlık Örgütü’nün, sağlıklı ve aktif yaşlanmayı hedefleyen ve bu hedefleri gerçekleştirmek için fiziksel çevre koşullarını değerlendiren ‘yaşlı dostu şehir’ kavramı şehirlerin neler yapması gerektiği konusunda genel bir çerçeve çiziyor.

Doç. Dr. Şen Yüksel, fiziksel çevre koşullarının iyileştirilmesinde daha çok yol kat etmemiz gerektiğini söylüyor. Mesela, evlerin yaşlıların ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir şekilde tasarlanması gerekiyor.

Yüksel, alınması gereken diğer önlemleri şöyle sıralıyor:

“Dış mekânlar, binalar, caddeler, sokaklar, konutlar arası boşluklar… Buralarda yaşlının özgürce, bağımsız olarak, kimseye muhtaç olmadan ve güvenli bir şekilde, kazalara maruz kalmadan dolaşabilmesi gerekiyor.

Toplumdaki saygınlık çok önemli. Gene yaşlı dostu şehirlerin önerdiği bir şey. Bizim aslında kültürümüzde olan bir şey bu. Biz yaşlıya saygı duyardık ama şimdi ben de görüyorum kentte gezerken, yaşlılar korkuyor. O kadar hızla üstlerine gidiliyor ki… Tabii kalabalık ortamda…

Bilgilere ulaşım, sosyal katılım yani sosyal faaliyetlere katılım olması gerekiyor.

Yaşlılar için mesela kaldırım yükseklikleri çok büyük problemdir. Rampa yapıyoruz ama rampaların ölçüsü o kadar yanlış ki... Değil tekerlekli sandalye ya da yaşlının ayağını kaldırıp çıkması, sağlıklı insanların bile çıkması oldukça zor. Yüzey kaplamaları çok önemli.

Konutlar arasındaki küçük yeşil alanlar yapılabilir ve bu yeşil alanların da gene fiziksel yapısı, mimari yapısı yaşlıların ergonomisine uygun ölçüde olmalı.

Yürüyüş yaparken çok sık aralıklarla oturma bankları yapılabilir. Bunlar zor değil. Bunlar maliyeti olan şeyler de değil. Sadece biraz dikkat, biraz bilinç diyoruz.”

“Bunların yapılması zorunlu, kaçınılmaz ve elzem”

Yüksel, bu önlemleri zorunlu, kaçınılmaz ve elzem olarak tanımlıyor. Çünkü yaşlı nüfusun yüzde 10’u geçmesi nüfusun yaşlandığının bir göstergesi. Ve Türkiye bu sınıra oldukça yakın.

“Eskiye oranla oldukça daha imkânlar oldu, düzeldi ama yeterli mi? Değil. Biraz denetimle, biraz bilinçlilikle bunların çok kısa sürede hemen olması lazım. Yani korkusuzca yaşlı insanların dışarıya çıkabilmesi, hatta deneyimlerinden yararlanılarak iş hayatına katılmaları, aktif olmaları ve bunu yapabilmeleri için de kentin buna uygun olması gerekir.”

Kurgu: Muhammed Enes Ertaş

Sıradaki Haber
Tariften yoruldu, tabela koydu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz