Arazi yapısının yüzde 42'si mera ve yaylalardan oluşan Bingöl, 2 bine yakın göçer ve küçükbaş hayvan yetiştiricisine ev sahipliği yapıyor.
Havaların ısınmasıyla yaylalara çıkan göçerler, serin havada ve soğuk suların yanında teknolojiden uzakta zorlu bir yaşam sürüyor.
Erkekler koyun güderken kadınlar peynir yapıyor
Hem hayvancılık yaparak geçimlerini sağlayan hem de yıllardır et ve süt ürünleri üretip ülke ekonomisine katkı sunan göçerlerin yayladaki günleri zorlu olduğu kadar renkli de geçiyor.
Karlıova ve Solhan ilçeleri arasında kalan 2 bin 544 rakımlı Şerafettin Dağları eteklerindeki yaylalarda barınan Beritan aşiretine mensup göçerlerin erkekleri koyunları güderken, kadınları ise sağdıkları sütten peynir yapıyor, günlük ev işlerini yürütüyor.
Yaylada güne erken başlayan kadınlar önce kahvaltı hazırlıyor, sonra da kaldıkları çadırları temizliyor, ekmek pişiriyor ve elde çamaşır yıkıyor.
Sağılan sütü peynir yapmak için çadırlara götüren, öğle yemeğinin ardından akşama doğru ikinci sağım ve akşam yemeği hazırlığı yapan kadınlar için bir gün daha bu işlerle geride kalıyor.
Okulların tatil olmasıyla aileleriyle yaylaya çıkan çocuklar için ise burası farklı bir tatil imkanı sunuyor. Gün boyu hayvanların peşinde koşan ve eşeğe binen çocuklar, şehirden uzakta yazın keyfini çıkarıyor.
"Yaylanın havası, suyu iyidir ama işi zordur"
Göçerlerden Leyla Morkoyun, şehir hayatının kolay, yayla yaşamının ise zorluğuna dikkat çekti.
Yazlarını aileye yardım etmek için yaylada geçirdiğini anlatan Morkoyun, şöyle konuştu:
"Sabah erken kalkıyoruz, kahvaltı hazırlıyoruz, iş yapıyoruz. Yaylanın havası, suyu iyidir ama işi zordur. Yatakları topluyoruz, ekmek yapıyoruz, çamaşır yıkıyoruz, koyun sağıyoruz, peynir yapıyoruz. Şehir hayatı basit, herkes yapabilir ama yaylanın hayatı zordur herkes yapamaz."
Leyla Morkoyun'un kayınvalidesi 61 yaşındaki Kumriye Morkoyun da yaylada doğduğunu ve yaylada evlendiğini anlatarak, geçmiş yıllara göre yaylalara ulaşımın daha kolay olduğunu aktardı.
Mahmut Morkoyun ise Bingöl merkez Ekinyolu köyünden yaylaya çıktıklarını ve 4 ay yaylada konakladıklarını belirtti.
Hayvancılıktan başka işi olmadığını dile getiren Morkoyun, "Babam dedemden almış, ben de babamdan aldım. Bu yaşıma kadar Beritan aşiretine mensup biri olarak bu işi her zaman Şerafettin yaylasında yürütüyorum" dedi.
Hedef 1 milyon küçükbaş hayvan
Bingöl Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ali Kaysadu da Bingöl'de insanların yüzde 60'ının hayvancılıkla geçindiğini anlatarak, en büyük gelir kaynağının ise küçükbaş hayvancılık olduğunu söyledi.
Küçükbaş hayvancılığın gelişmesi ile ilgili bütün kurumların iş birliğinde ne gerekiyorsa yapılacağını anlatan Kaysadu, "Coğrafyamız, meramız, yaylalarımız küçükbaş hayvancılığa elverişlidir. Küçükbaş hayvancılığa daha çok önem vermemiz gerekiyor. Hep birlikte üreticimizin, çiftçimizin yanındayız. Hem üreticimiz kazansın, hem ülkemiz kazansın hem de ilimiz kazansın" diye konuştu.
"80 milyon nüfusumuz varsa 80 milyon küçükbaş hayvanımızın olması gerekiyor" diyen Ali Kaysadu, 2 bin 200 aktif üyeleri bulunduğunu, 504 bin koyun ve keçi varlığı olduğunu ve bunu 1 milyona çıkarmayı hedeflediklerini aktardı.
Tarım ve Orman İl Müdürü Burhan Bahadır ise yetiştiricilerin sorunlarını yerinde dinlemek için yaylaya geldiklerini belirterek, mera ve yaylaya dayalı yetiştirilen küçükbaş hayvancılığın önemine değindi.
Bingöl'ün küçükbaş hayvancılığına geçmişten gelen bir ilgisi bulunduğunu anlatan, son yıllarda çeşitli nedenlerle küçükbaş hayvancılığın azaldığına işaret eden Bahadır, şöyle konuştu:
"Bakanlığımızın bu amaçla 2014 yılından itibaren başlattığı 'Sürü Yöneticisi İstihdamı Projesi' ile ilimizde 69 işletmeye 345 bin liralık destek ödemesi yapılmıştır. Bakanlığımız küçükbaş hayvancılığı desteklemek amacıyla koyun ve keçi birliğine kayıtlı ve en az 25 hayvanı olan yetiştiricilere hayvan başına 25 lira destek vermektedir. Bugüne kadar Bakanlığımızın vermiş olduğu destek miktarı 42 milyon lirayı bulmaktadır."
Kaynak: AA