Koronavirüse karşı verilen küresel mücadele hız kesmiyor. Virüsle mücadelede gelinen aşama, Türkiye Bilimler Akademisi tarafından raporlaştırıldı. 164 sayfalık raporda bugüne kadar dünya üzerinde görülen salgınlar da ayrıntılı olarak ele alınıyor. Antik dönemlere dek uzanan tarihsel hatırlatmalar yapılıyor. Bu hatırlatmalar yapılırken salgınların ekonomik ve sosyal alanda sebep olduğu değişimler de anlatılıyor. Koronavirüsle mücadele günlerinde hazırlanan rapordaki salgın hastalıkların tarihi ve yol açtığı tarihsel dönüşümlere ilişkin hatırlatmalar oldukça dikkat çekici.
Veba milyonlarca insanı öldürdü
Babillerden, Hititlere, eski Yunan devletlerinden Büyük Roma İmparatorluğu'na, Çin ve Japonya’dan Avrupa ve Amerika’ya dünyanın dört bir yanı bugüne dek salgın hastalıklardan nasibini aldı. Salgınlar yüzünden insanlık büyük kayıplar verdi. Can kayıpları bir yana salgınların önemli ekonomik ve sosyal sonuçları da oldu.
Örneğin Roma döneminde (161-166) ortaya çıkan veba salgınında 5 milyona yakın insan öldü. Sonrasında yaşananlar, en az salgın kadar ciddiydi. İmparatorlukta taht kavgaları başladı. Buna bağlı olarak yaşanan çözülüşe paralel olarak Hristiyanlığa savaş açıldı. Ancak Roma krallarının dine karşı yumuşaması ve hatta bu dinle barışmasıyla, Hristiyanlık imparatorluğun her tarafına yayıldı.
Dört asır sonra önemli sonuçlara sebep olan bir başka salgın, ikiye bölünen Roma İmparatorluğu’nun, Bizans sınırları içinde baş gösterdi. O zamanki adı Konstantinopol olan İstanbul’da, İmparator Justinian (527-565) döneminde yine veba ortaya çıktı. Kayıtlara göre imparatorluğun başkentinde 10 bin civarında insan hayatını kaybetti.
Veba salgını çok geçmeden uzak coğrafyalara kadar yayıldı. Doğu Akdeniz’deki limanlar başta olmak üzere Kuzey Afrika’dan İran’a, hatta Çin’e kadar geniş bir coğrafya vebadan etkilendi. Öyle ki dünya nüfusunun 200 milyon olduğu yıllarda 25-50 milyon civarında insanın öldüğü düşünülüyor. Bu salgının özellikle Bizans ve Sasani imparatorluklarını etkiledi ve 7. yüzyıldan sonra İslam medeniyetinin fetihlerle genişlemesinde rol aldı.
Haçlı ordularının hastalıklarla savaşı
Salgın hastalıklar, 11. yüzyıldan itibaren, 200 yıllık süreçte Müslümanlara karşı sefer yapan Haçlı ordularında sıklıkla görüldü. Avrupalı Hristiyan ordularında veba, cüzzam, dizanteri, frengi ve sıtma hayli yaygındı. Yapılan seferler ve savaşlarla bu hastalıklar Avrupa’dan İslam coğrafyalarına taşındı. Hatta salgın hastalıklardan dolayı 200 yılda 9 kez Kudüs’ü almak için Avrupa’dan yola çıkan Hristiyan ordularındaki yüzbinlerce askerden geriye sadece binlerle ifade edilen kısmı geri dönebildi. Haçlı askerlerinin taşıdığı hastalıklar ve mikroplar, ülkelerindeki diğer insanları da etkiledi. Hatta bunun Avrupa’daki bin yıllık feodalitenin yıkılmasında önemli rolü olduğu söyleniyor.
Hastalıklar ve Avrupa’da ekonomik dönüşüm
Vebanın Avrupa’ya yayılmasıyla kırsal alanda nüfus azaldı. Bu da tarımda düşüşlere neden oldu. Böylece 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren büyük kıtlıklar ve açlık kıtayı sardı. Tarımsal üretim azaldı ama meralarda başıboş gezen hayvan sürüleri arttı. Bir süre sonra hayvancılık gelişerek tarımın önüne çıkmaya başladı.
Avrupa’da hastalıklar nedeniyle azalan nüfus bir taraftan da iş gücünü değerli kıldı ve işçi ücretleri yükseldi. Zaman ve verimlilik kavramları önem kazandı. İşçiler beş günde aldıkları ücreti, iki günlük emekleriyle almaya başladı. Hollanda ve İngiltere gibi tarımsal ve sınai verimlilikte öne çıkan ülkelerde işçiler çalışma gün ve saatlerini kendileri belirleme gücüne kavuştu. Bu da yurt dışından iş gücü getirme, köle emeği ve ücretli işçilere dayalı yeni üretim sisteminin temellerini oluşturdu.
Amerika kıtasına taşınan kabus: Çiçek hastalığı
Şehirlerde yaygınlaşan veba salgınından kaçmak için varlıklı kişiler kırsal alanlarda ev ya da villa inşa etmeye başladı. Zenginler fırsat buldukça atlarına binerek şehirlerden uzaklaştı ve bu kır evlerinde yeni bir yaşam alanı yarattı. Peşinden vebadan kaçmak için uzak mesafelere ticaret ve macera amaçlı seyahatler ortaya çıktı. Bu da Avrupalıların okyanus aşırı coğrafyalara açılmaları için deniz aşırı sularda yüzecek büyük gemilerin yapım sürecini doğurdu.
Güçlü gemilerle Amerika kıtasının keşfi, büyük bir yıkımı beraberinde getirdi. “Yeni Dünya” olarak adlandırılan kıtaya, yerli halkın hiç tanımadığı çiçek hastalığı mikrobu da taşındı. Avrupalıların bağışıklık sahibi olduğu mikrop, Amerika kıtasında bir çeşit biyolojik silah etkisi yaptı. Binlerce yıllık Aztek, İnka ve Maya medeniyetleri yok oldu. Amerika kıtasındaki 100 milyon insan, Avrupa’dan taşınan mikrobun kurbanı oldu.
Savaşların yapamadığını yapan salgınlar
Salgınların tarihine bakılınca bir gerçek ortaya çıkıyor; savaşlardan ve silahlardan daha fazla insanın hastalıklara kurban verildiği gerçeği... Sadece kısa kısa bazı salgınları hatırlamak bile bu gerçeği ortaya sermek için yeterli. Örneğin Londra merkezli 1665 veba salgını 100 bin kişinin ölümüne sebep oldu. Fransa’da 1720’li yıllarda hortlayan vebada yine 100 bin insan yitip gitti.
Salgınlar başka kıtaların da sorunu oldu. Çin vebası olarak bilinen salgın, ülke nüfusunun yarısını yok etti. Rusya'da II. Katerina döneminde (1770-1772) veba, 200 bin kişinin ölüm nedeniydi. Aynı dönemlerde salgın İran’da 250 bin kişiyi öldürdü. Ardından hastalık doğuya doğru ilerledi. Hastalığın Hindistan’a yayılması ile beraber ölü sayısı 2 milyonu geçti. Hindistan’da 1817’de bu kez kolera salgını ortaya çıktı geride 15 milyon ölü bıraktı.
19. yüzyılın sonlarında Rusya kaynaklı yeni bir salgın Avrupa’yı esir aldı. Salgın sona erdiğinde geride 1 milyondan fazla ölü vardı. I. Dünya Savaşı döneminde bu kez tifüs ortaya çıktı. Tifüsten ölenlerin sayısı 3 milyondan fazlaydı. 1918’de Amerika’da ortaya çıkan İspanyol gribi ise savaşın sona erme sürecini hızlandıracak kadar etkiliydi. Hastalıktan 500 milyon insan etkilendi ve ölenlerin sayısı 50 milyonu geçti.
Yüzyılın ortalarında (1957-58) kendini gösteren Asya gribinden 2 milyon, Hong Kong gribinden ise (1968-1969) 1 milyona yakın insan öldü. Kayıtlara geçen son önemli salgınlar da onlar oldu. İnsanlık şimdi yeni bir savaşta... Bu kez Çin’de ortaya çıkan ve yerkürenin her köşesine yayılan koronavirüsle (covid-19) tarihe geçecek yeni bir mücadele veriliyor.