Puslu 1.3ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
TRT Haber 16.06.2023 09:30

Tarihin estetik mirası: Kalem işi…

Duvar, deri ya da ahşap üzerine yapılan ‘Kalem İşi’ süslemeler, tarihin bize bıraktığı önemli miraslardan biri. Özellikle tarihi camilerde bulunan örnekler, özenle korunuyor. Sanat Tarihçisi ve Kalem İşi Uzmanı Muzaffer Karaaslan, “Bu eserler sadece bir dekorasyon değil, aynı zamanda dönemin sanatı ve zevkinin belgesi” diyor.

okuma süresi
Okuma süresi

Kalem İşi, mimaride kullanılan süsleme sanatlarından biri. Tavanlar, duvarlar, deri, bez yüzeyler, sıva üzeri ya da pencere pervazları, kapılar üzerinde uygulanabiliyor. Geometrik ya da doğadan esinlenen desenlerle yapılan süsleme, geleneksel sanatlar arasında önemli bir yere sahip, Türkiye’nin hemen her ilinde, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan camilerde bu eserlere rastlamak mümkün. “Nakkaş” ya da “Kalem İşi ustası” denilen sanatçılar tarafından yapılan bu önemli miras konusunda, Sanat Tarihçisi ve Kalem İşi Uzmanı Muzaffer Karaaslan ile konuştuk.

Kalem İşi nedir ve neden önemli?

MK – “Kalem işçiliği Osmanlı devletinin erken dönemlerinden itibaren uygulanan bir sanat ve baktığınız zaman farklı tekniklerle sanatçılar tarafından deri, bez, sıva gibi farklı yüzeylere uygulanan ve genellikle de doğal boyalarla yapılmış sanat türleridir. Osmanlı’nın erken dönemlerinden geç dönemlerine kadar yüz yıllar boyunca devam etmiştir. Ankara kalem işleri ve duvar resimleri açısından çok zengin örneklere sahip. Baktığımız zaman kentin 14’üncü yüzyılın sonlarından 20’nci yüzyıla kadar her yüzyılda bir üretimin olduğunu, sanatçıların eserler ürettiklerini. Banilerin sipariş verdiklerin görüyoruz. Bu kesintisizliği takip edebildiğimiz nadir kentlerden biri Ankara.”

Muzaffer Karaaslan[Muzaffer Karaaslan]

Çalışmalarınız daha çok Ankara’da yoğunlaşmış görünüyor. Şehirde ne kadar eser tespit edebildiniz?

MK – “Bu çok değişken bir durum. Hala köy camilerinde yeni yeni resimler çıkıyor. Restorasyon çalışmalarında yeni ortaya çıkan örnekler söz konusu ancak net bir sayı vermek mümkün değil ama Ankara genelinde son yaptığım araştırmalarda hem cami hem sivil konutlarda bir 60 civarında Kalem İşi ve duvar resmi örneklerinin olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu sayı her geçen gün restorasyonlarla artıyor.”

Kalem İşi neden korunmalı?

MK - “Bu, ülkemizin önemli kültürel miraslarından birisi. Kalem işlerini korumalıyız çünkü bu bir kültürel bellek. Geçmişimizin sanat izlerini bizler bu sanat izleriyle takip edebiliyoruz. İşin güzel tarafı her dönemin estetik taraflarını, beğenilerini bezemeler üzerinden okuyabilmek mümkün. Bundan dolayı kalem işleri ve duvar resimlerini koruyabilmek gerekiyor çünkü bu eserler sadece bir dekorasyon değil, aynı zamanda bir dönem belgesi. Dönemin sanatını, zevkini belgelemesi açısından kesinlikle korunması gerekiyor.”

İsim yapmış sanatçılar da var elbette…

MK – “Sanatçılar bu kalem işlerinin, duvar resimlerinin vazgeçilmez unsurları. Bir kısmının isimlerini biliyoruz, bir kısmı anonim kalıyor. Ankara’da sanatçısını takip edebildiğimiz yapılar var. Bizler özellikle 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar bir nakkaş Mustafa ekolünü takip edebiliyoruz. Bu bizim için çok önemli çünkü sadece bir sanatçının değil, yetiştirdiği çırakların da yüzyıllar boyunca aynı estetik değerleri devam ettirmesi açısından önem kazanıyor. Nakkaş Mustafa ve onun öğrencilerinin 17. Yüzyıldan 20. Yüzyıl başlarına kadar eser ürettiklerini, usta-çırak ilişkisiyle bu sanatı devam ettirdiklerini görebiliyoruz. Ankara bu kesintisizlik açısından çok önemli. Diğer şehirlere baktığınız zaman 17. Yüzyıl başkadır, 18. Yüzyıl, başka, 19. Yüzyıl’ın estetik değerleri başkadır ve farklılıkları çok net görürüz. Ankara’da ise farklılıkları görmekle birlikte belli bir sanat anlayışının devam ettiğini, belli bir ekolün sürdüğünü görüyoruz. Bu bizim için önemli. 17. Yüzyılın sonlarından 20. Yüzyılın başlarına kadar bu sanatın, beğeninin motiflerin kesintisiz bir şekilde devam etmesi, usta çırak ilişkisiyle yüzyıllar boyunca uygulanmış olması ve bununla birlikte Ankaralıların da bunu her dönem beğenmesi ve satın alması çok önemli. Bu açıdan diğer şehirlerden ayrılıyor Ankara’daki kalem işleri.”

17. Yüzyıl Çift Şerefeli Cami'den Kalem İşi detayları[17. Yüzyıl Çift Şerefeli Cami'den Kalem İşi detayları]

Sanatçılar yerleşik mi yoksa gezgin mi üretimi tercih ediyor?

MK – “Ankara’da farklı yüzyıllarda farklı sanatçıları takip edebiliyoruz bunlar bizim için önemli çünkü 17. Yüzyılda yaşadığını varsaydığımız, kitabelerle bildiğimiz, 20. Yüzyılın başına kadar da devam eden Nakkaş Mustafa ekolü var. Nakkaş Mustafa’nın, Zincirli Cami, Hacı Bayram Veli Camii’nde çalıştığını biliyoruz. Şu an içinde bulunduğumuz Hacı Musa Camii’nin süslemelerini de onun ya da öğrencilerinin yaptığını söyleyebiliriz. Burada farklı olan noktalardan birisi, yüzyıllarda çeşitlenen isimler var. Bizler 17. Yüzyılda başlayan bir Nakkaş Mustafa’yı biliyoruz ama 20. Yüzyılın başlarında Kırşehirli sanatçıların Ankara’da yoğun olarak eser ürettiğini biliyoruz. İşte Mehmet Esat onlardan birisi, İbrahim onlardan birisi, Ahmet onlardan birisi. Kırşehirli birçok sanatçının Ankara’da var olduğunu, Ankara’da eserler ürettiğini biliyoruz.  Bu da bize şunu gösteriyor: Demek ki kentte hem yerleşmiş sanatçılar, nakkaşlar var hem de gezgin, şehirleri dolaşan gezen, eserler üreten sanatçıların Ankara’ya geldiklerini ve eserler ürettiklerini bilebiliyoruz, eserleriyle takip edebiliyoruz.”

Öne çıkan süslemeler neler?

MK – “Ankara’daki kalem işlerinde çoğunlukla bitkisel ve geometrik motifleri görüyoruz. Çoğunlukla bitkisel bezemeler, Hatai, Rumi, Palmet, çeşitli çiçek kompozisyonlarının ulama formunda ilerlediği bir kompozisyon söz konusu. Bunların yanı sıra farklı uygulanmış geometrik bezemeler de var. Özellikle bitkisel bezemeler için birbirinin tekrarları, ufuk tefek farklılıklarla yine aynı motiflerin çeşitleri diyebileceğimiz örnekler bunlar. Renkler ise genellikle kiremit kırmızısı, yeşil, turuncuya yakın renkler. Ankara’nın kalem işlerinde en sık karşılaştığımız renkler. Bunlar da genellikle en sık ahşap üzerine uygulanıyor. Baktığımız zaman kuru sıva üzerine uygulanmış örnekler var ancak yoğun olarak ahşap üzerine kalem işlerinin uygulandığını biliyoruz. Pencere pervazları, tavanlar, camiler için kadınlar mahfili, minber, farklı yüzeylerde bu beğeninin izleriyle karşılaşmak mümkün.”

18. Yüzyılda Nakkaş Mustafa tarafından Hacı Bayrem Veli Camii'nde yapılan süslemeler.[18. Yüzyılda Nakkaş Mustafa tarafından Hacı Bayrem Veli Camii'nde yapılan süslemeler.]

Süslemelerin böyle uzun süre kalması nasıl sağlanabiliyor?

MK  - “Boyanın malzemesi doğal boya. Çeşitli bitkilerden elde edilen veya çeşitli doğal madenlerden elde edilen boyalar. Tam anlamıyla doğanın bütün renklerini bu camilerde görebiliyoruz. Zaten bu deneli canlı renklerin olmasının nedeni de doğal boyaların kullanılması.”

Kalem İşi sanatını korumak için neler yapılmalı?

MK – “Her dönem kendi estetik değerlerini ortaya koyuyor. Kalem işleri dediğinizde farklı sanatçılar tarafından uygulanıyor. Burada önemli olan nokta, bir taklitten ziyade, olanı olduğu gibi koruyup, yeni motifler, anlayışlarla eser üretebilmek önemli. Eski orijinal kalem işlerinden söz edecek olursak, bu bezemelerin kesinlikle korunması, her dönem belli periyotlarla onarılması, geleceğe taşınması gerekiyor çünkü her biri bir dönem belgesi bizler için. Yok olması demek, o yapıdan bir parçanın alınması demek. Bu nedenle restorasyonlarının ve konservasyonlarının devamlı yapılması gerekiyor. Bununla birlikte bu alan için çalışan profesyonellerin yetiştirilmesi lazım. Restoratörlerin bu konuda uzmanlaşması lazım ki bu eserler devamlı yaşayabilsinler.”

 Kurgu: Erdal Demirhan

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Midenin düşmanı: Helikobakter pilori
Yükleniyor lütfen bekleyiniz