Çocukluğundan beri trenlere ilgisi olan, otelin kurucusu ve projenin sahibi Belçikalı Nicolas Kervyns, geceyi bir vagonda uyuyarak geçirmek isteyen gezginleri ağırladıklarını ve bu vagonların bir zamanlar Avrupa yollarını arşınladığını ifade etti.
Kervyns, projeye 3,5 milyon avrodan fazla para harcadığını belirterek, otelin kapısından giren müşterilerin tren bilet gişesi ilham alınarak hazırlanmış lobiyle karşılaştığını söyledi.
"Binaya tonlarca ağırlıktaki vagonları koydum"
Binanın koridorlarında yürürken son derece özgün eşyalarla karşılaşmak mümkün. Bunlar arasında, bir Belçika prensine ait eski bavul, 1900'lerin başına ait tren yolu haritaları, tren farları, antika tren modelleri ve sanatçıların trenden esinlenerek çizdiği resimlerle boyanmış duvarlar var.
"Belediye yetkililerine yüzlerce yıllık binaya tonlarca ağırlıktaki vagonları koymak istiyorum dediğimde şaşkınlıklarını gizleyemediler" diyen Kervyns, ilk müşterilerinden birinin de dönemin Belçika ulaştırma bakanı ve eşi olduğunu kaydetti.
Kervyns, oteldeki bütün parçaların tek tek toplandığını ve dünyanın dört bir yanından geldiğini belirterek, "En büyük motivasyonum ise insanların gördüklerinde şaşırdığını ve mutlu olduğunu görmek" diye konuştu.
Vagondan odalarda geçmişe yolculuk
Otelin restoranı, dinlenme bölümü ya da odaları tamamen nostaljik tren eşyaları ile donatılmış. Bu nedenle koridorlarda dolaşırken adeta zamanda yolculuk yaparak 1950'lerin tren istasyonunda hissetmek mümkün.
Odaları yataklı vagonlar şeklinde dizayn edilen otelde, tıpkı trenlerdeki gibi katlanabilir yatak ve ranzalar bulunuyor.
Aküden yapılmış dolapların eşyaları koymak için monte edildiği odalarda, trenlerin eski katlanır koltukları oturak, trenlere ait metal gözler ise çöp olarak kullanılıyor.
Kaynak: AA