Çay, dünyanın en yaygın içeceklerinin başında geliyor. Türkiye ise çay üretiminde dünyada 4’üncü sırada yer alırken, kişi başı çay tüketiminde dünya lideri... Türkiye’de günlük 250 milyon bardağa yakın çay içiliyor.
“Türklerin milli içeceği” haline gelen çayın korunması, iklim değişiklikleri ve tarım uygulamalarından olumsuz etkilenmemesi için bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaların en önemlilerinden biri, Türkiye’de yetişen çayların genetik yapılarının tespiti ve korunması konusunda sürdürülüyor.
Türk Çayı’nın korunması için 2018-2023 yılları arasında Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ile ÇAYKUR iş birliğinde "Çay Bitkisi Gen Havuzu Oluşturulması ve Ticari Çay Çeşit Adaylarının Belirlenmesi" projesi yürütüldü. TÜBİTAK’ın da destek verdiği proje sonucunda Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun ile ilçelerinde çay üretim alanları taranarak 2 bin 34 farklı çay genotipi elde edildi. Bunun sonucunda biri üniversitenin Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, diğeri de Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Enstitüsü bünyesinde olmak üzere iki ayrı "Çay Gen Havuzu" kuruldu.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Çay ve Çay Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Keziban Yazıcı, “Bu genotipler üniversite Ulusal Çay Gen Havuzu ve ÇAYKUR Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Çay Gen Havuzu'nda koruma altına alınmıştır. Bu çalışmayla dünyada çay gen kaynakları sıralamasında Türkiye 5’inci sıraya yükseldi” dedi.
Bitki genetik kaynaklarının tarımsal ürünlerin iyileştirilmesi ve gelecekte ortaya çıkacak ihtiyaçların karşılanmasında birincil hammadde olduğunu belirten Yazıcı, “Türkiye, coğrafi konumu, iklimi ve göç yollarının üzerinde bulunması nedeniyle oldukça zengin. Bu değerli kaynaklar, kuraklık gibi stres faktörlerine karşı dayanıklılık ve ıslah programları için gen rezervidir ve gün geçtikçe önemi artıyor. Hızlı sanayileşme, kentleşme, artan nüfus, toprak kirliliği, küresel ısınma, yangın ve erozyona karşı bu kaynakların gen havuzunda toplanıp yok olmaktan korunması çok önemli” diye konuştu.
Dünya çay üretiminde başı çeken ülkeler de bu çalışmaları yapıyor. Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka, Vietnam ve Japonya’da çay gen kaynakları ile ilgili çalışmalar 1960’lı yıllardan itibaren başlamıştı. Bu ülkeler ıslah konusunda önemli çalışmalar yaptı ve ülke gen havuzlarını oluşturdu. Çalışmalar özellikle iklim değişikliği ile birlikte çay üretiminde yaşanacak sıkıntılar ve ortaya çıkacak rekabete karşı ülkelerin elini güçlendirecek. Çalışmalar sonucunda Hindistan’da 153 yerel klon geliştirilirken, Çin’de 123, Japonya’da 52, Kenya’da 45 çay çeşidi tescil ettirildi. Türkiye’de ÇAYKUR’un tescil ettirdiği 6 çay çeşidi bulunuyor.
Çay bitkisi, 1949’a kadar tohumdan yetiştiriliyordu. 1949’da Hindistan, Tacklai Çay Araştırma Enstitüsü’nde çay bitkisi klonu elde etmeyi başardı. Böylece çay bitkisi üretimi daha basit ve ucuz hale geldi. Türkiye’de de gen havuzları ile çay bahçeleri daha kolay yenilenecek.
Dünyadaki tüm çaylar morfolojik olarak Çin Çayı, Assam Çayı ve Kamboçya Çayı adlarıyla üç gruba ayrılıyor. Türkiye’nin yetiştirdiği çaylar, eski Sovyetler Birliği’nden getirilen Çin Çayı ve Assam Çayı melezlerinden oluşuyordu. Bu nedenle Türkiye’de her tür çay genotipi bulunuyor. 2 bin 34 genotipin Çay Gen Havuzu’nda toplanmasıyla, "en iyi çay çeşitleri" belirlenebildi. Elde edilen veri ve kaynaklar, üniversite, ÇAYKUR ve TÜBİTAK’ın birlikte yürüteceği "Çay Bahçelerinin Yenilenmesinde Kullanılacak Çay Çeşit ve Çeşit Adaylarının Kuraklığa Dayanıklılıklarının Belirlenmesi" projesinde değerlendirilecek. Projede Japonya Shizuoka Üniversitesi, Çay Araştırma Merkezi (ÇAYMER) ve bölgedeki ilgili kurumlarla da iş birliği yapılıyor.