İstanbul Maltepe'de 15 metrekarelik bir alanın içinde güne başlayan Kılıç, önce çayını demliyor ardından ilk kemençesini yaptığı heyecan ile başlıyor, ağacı oyup Karadeniz yöresine özgü enstrümanı yapmaya.
1959’da Trabzon’un Of ilçesinde doğan kemençe ustası Kılıç, ilk önce temin ettiği ağaçlarını aletlerle işleyerek kemençenin iskeletini oluşturuyor. Matkap ve yontucu aletlerle enstrümana son şeklini veren kemençe ustası, kapak, köprü ve tellerini eklediği el emeği kemençeleri ile hayata tutunuyor.
"Hayat parçam kemençe"
Ömrünü bu sanata veren Kılıç, kemençeye olan tutkusunu şöyle anlatıyor:
"Ben ömrümü kemençe yapmaya verdim. Benim bir gün tatilim yok, evde de duramıyorum. Bu dükkana gelmeden huzur bulamıyorum. Kemençe ile çalışma yapmadığım zaman kendimi huzursuz hissediyorum, rahatsız oluyorum. Sağlığım el verdiği sürece yapmaya devam edeceğim. Kemençe benim için en güzel çalgı aletidir. Kemençe ile her şeyi çalabilirsin ama başka enstrümanlarla kemençeye özgü bir şey çalamazsın."
Ahşaba şekil verdiği kemençeleri sanatçıların elinde gördüğü zaman mutluluk duyan Kılıç, "Uyuduğum zaman bile kemençe aklıma geliyor, rüyalarıma giriyor. Bir hayat parçam kemençe. Artık onsuz yapamıyorum" diyor.
İyi bir kemençe yapmanın ağaçları tanımaktan geçtiğini vurgulayan Kılıç, şunları söylüyor:
"2011 yılı Nisan ayında Atina’da düzenlenen uluslararası kemençe yapım yarışmasına katıldım, 34 ustaydık. Türkiye’den de ustalar geldi. 27 tane de Rum usta vardı. Bu yarışmada beni birinci seçtiler. Türkiye'yi temsil ettiğim için gurur duyuyorum."
Kemençe ustası Kılıç, gönülleri şenlendiren, hüzünlendiren enstürmanı sağlığı el verdiği müddetçe yapmayı hedefliyor.
Kamera: Suat Yahyaoğlu