Bilecik Belediyesi Yaşayan Kent Müzesi'ne "Geleneklerimizi Yaşatıyoruz Projesi" kapsamında davet edilen 75 yaşındaki Bedriye Yaramaz ile 65 yaşındaki Bahriye Eren, "dokumacı" odasında gün boyu yün eğirip, çorap örüyor.
Müze sorumlusu Yurdanur Kırlı, müzede proje çerçevesinde düzenledikleri organizasyonun son konuklarını bulma konusunda biraz zorlandıklarını söyledi.
Kırlı, "dokumacı odası"nda normalde konuyla ilgili malzemeleri sergilediklerini anlattı:
"İstedik ki bunları yapan kişiler gelsin, ziyaretçilerimize nasıl yapıldığını, neden yapıldığını, hangi aşamalardan geçtiğini anlatsınlar. Bu işi yapan, kaybettiğimiz kültürü yapan kimseyi bulamadık. Demek ki bu mesleği artık yapan yok. Buradaki davetimizi kabul ederek gelen teyzelerimiz çocukluğunda annelerinden bunu görmüştü. Davarları vardı, koyunlara bakıyorlardı.
Zamanı geldiğinde o koyunun yünlerini kırpıp temizleyip taraktan geçirip ip haline getiriyorlardı. Bunun sonrasında da her çeşit giysiyi örüyorlardı. Eskiden soğuktan korunmak için yün kazak ve yün çorap giyiyorlardı. Zahmetli bir iş. Şu anki çocuklarımız gençlerimiz maalesef bu işi yapmıyor."
Bedriye Yaramaz, 7 yaşındayken yün eğirmeye başladığını, bu işi annesinden öğrendiğini söyledi:
"Annemiz ne yapıyorsa biz de onu yapıyorduk. Otururduk annemizin yanına yün sararken, o bırakıp gittiği zaman biz de başlardık örmeye. Kah bilirdik kah bilemezdik, böyle böyle öğrendik. Gözümüzü açtığımızdan beri bu işle uğraşıyoruz.
Devamlı başında durursan daha çok yaparsın, eskiden daha çok yapardık. Bir çorabı çok oturursak bir günde bitirirdik. Eskiden elektrik yoktu, kandiller vardı. Şimdi bu işlerle uğraşan yok herkes hazır bakıyor. Meslek bitti gibi ama bizim gibiler yaparsa yapıyor."
Bahriye Eren, 10 yaşından bu yana çorap ördüğünü belirterek, "Kendimiz için ördük hep, çorap, yelek, kazak öreriz. Yünlü olan çorap daha sağlam oluyor. Bir çorabı iki günde örerim" dedi.
Kaynak: AA