Banaz'ın İmrez köyünde, Kurtuluş Savaşı yıllarında yandıktan sonra tekrar inşa edildiği, 1925'ten beri işletildiği bilinen asırlık su değirmeninde üretim halen devam ediyor. Tarihi değirmenin işleticisi de değirmen gibi ilerlemiş yaşıyla dikkati çekiyor.
Şevket Çiloğlu, babası Hasip Çiloğlu'nun 1943 yılında satın aldığı, bir süre işletip daha sonra kiraya verdiği değirmenin başına 1970 yılında geçti. Değirmeni işletmek için ailesiyle yaşadığı Afyonkarahisar'dan ayrılıp İmrez'de yaşamaya başlayan Çiloğlu, ilerleyen yaşı, koltuk değnekleri ve teknolojik değirmenlere rağmen suyun çevirdiği taşlarda buğday öğütmekten vazgeçmiyor.
Hayatını "değirmenin üzerine" kurdu
Çiloğlu, İmrez'e geldiğinde evini, köyün dışındaki değirmenin üzerine inşa etti. Hayatının büyük kısmını bu evde geçiren Çiloğlu, 8 ay önce vefat eden eşi ve 5 çocuğuyla bu evde güzel anılar biriktirdi.
Her sabah değirmeninin üzerine kurulu evinden türkü söyleyerek değirmenine inen Çiloğlu, gelininden de yardım alarak işlerini yapıyor. Yaklaşık 2,5 kilometre uzaklıktaki kaynaktan gelen suyun değirmene yönlendirilmesiyle üretim süreci başlıyor. Köylülerden gelen buğdayları değirmenin haznesine döken Çiloğlu, suyun gücüyle dönen çarklar ve değirmen taşı sayesinde elde edilen unu sık sık kontrol ediyor.
Çiloğlu, değirmenin yapılış tarihinin tam bilinmediğini, 1925'te satın alarak işleten kişinin 1943 yılında babasına sattığını anlattı.
Babası değirmeni satın aldığında henüz 3 yaşında olduğunu aktaran Çiloğlu, şunları söyledi:
"1970'de köyden yatağımı yorganımı alıp, eşeğimle buraya geldim. 8 yıl arkadaşımla çalıştık. Daha sonra o başka bir iş bularak yanımdan ayrıldı. O ayrıldıktan bugüne kadar kendim döndürdüm, kendim çevirdim değirmeni. Eş dost, uzaktan yakından bütün arkadaşlarla beraber 2024 yılına kadar geldik. Yaşlandık artık. Allah'ın izniyle gözüm gibi, canım gibi baktım. Oğlan var, alıştırıyorum. Bakarsa onun, bakmazsa ne yapalım."
Çiloğlu, işini severek yaptığını, teknolojinin ilerlemesiyle işlerinin düşmesine karşın hala su değirmenini tercih edenlerin olduğunu aktararak, "Eskiden burası fabrika gibiydi. Kağnılarla gelirler, 7 ölçek, 5 ölçek indirirlerdi. 3 gün önce geldin geldin, gelemedin çuval koyacak yer bulamazdın. 300-500 çuval olurdu." dedi.
Su değirmeninde yapılan unun daha lezzetli olduğunu ifade eden Çiloğlu, bazı müşterilerinin özellikle bu un için geldiğini kaydetti.
Çiloğlu, ömrü yettiği sürece değirmeni işletmeye devam edeceğini dile getirerek, "Allah'ın izniyle ölene kadar devam edeceğim. Ben gelen müşterilerimi seviyorum. Benim müşterim gelsin, burası işlesin yeter." ifadelerini kullandı.