Narkotik maddeler doğal bitkilerden ya da kimyasal bileşiklerle yapay olarak elde edilebiliyor. Beyni ve sinir sistemini etkiliyor, kişiyi hayal dünyasına taşıyarak ‘keyif aldığı’ hissi uyandırıyor. Gerçekte ise başta beyin olmak üzere fizyolojik ve psikolojik sağlığını hızlı bir şekilde yok ederken, bağımlı hale getiriyor. Bilimsel gelişmelere paralel olarak beyni etkileyen kimyasal formüllerin de çoğalması ve üretimin ucuzlaması, insanları bağımlı hale getirerek kazanç elde etmek isteyenlerin artmasına yol açarken Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 1987 yılında uyuşturucu kullanılmayan, sağlıklı bir toplum hedefine ulaşmak için uluslararası iş birliğini güçlendirmek adına, 26 Haziran’ı ‘Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’ ilan etti.
Tümüyle Zehir
İster doğal ister kimyasal olsun, bütün uyuşturucuların tümüyle zehir olduğu biliniyor. Uyuşturucu ilk olarak beyni etkiliyor ve kişiyi aslında hiç yapmayacağı davranışları yapmaya, bulunmak istemeyeceği durumlara düşürmeye yol açıyor. Uyuşturucu kullanan birçok kişi, kısa sürede altına kaçırdığını bile fark edemeyecek duruma geliyor. Kendinden olmadığı için fiziksel saldırılara maruz kaldığını bile anlayamıyor.
Bir Kereden Bir Şey Olur
Bu maddeler yüksek bağımlılık yaptığı için, bırakması da oldukça zor oluyor. Uzmanlar, “bir kereden bir şey olmaz” ifadesinin hatalı olduğunu vurguluyor. Birçok uyuşturucu çeşidi “bir kere” kullanmakla bağımlılık haline geliyor.
Uyuşturucu, bireyin beyin, karaciğer, kalp gibi organlarına zarar verirken, günlük yaşamını normal sürdürmesini de imkansız hale getiriyor. Sosyal yaşamdaki yükümlülüklerini yerine getiremeyen bağımlı kişiler, eşik sürekli yükseldiği için daha fazla madde bulabilmek için hırsızlık gibi suçlara hatta fuhşa sürüklenebiliyor. Nitekim bir saldırı kurbanı olmayanlar da eşik sürekli yükseldiği için doz aşımından hayatını kaybediyor.
Eğitimi Bile Riskli
Uyuşturucu maddeler öylesine riskli ki bu konuda eğitim vermek dahi ‘merak’ duygusunun uyanmasına neden olabiliyor. Bu nedenle birçok ülke, uyuşturucu konusunda gençleri ve çocukları eğitmek yerine, kökene inip uyuşturucu üretimi ve ticareti yapanlarla mücadeleye yoğunlaşmış durumda. Türkiye de bu ülkelerden biri. 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle ‘Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu’ oluşturulmuştu. Kolluk kuvvetlerinin bağlı olduğu İçişleri bakanlığı yanında Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi kurumlar da kurula dahil edildi. Bunun sonucunda önemli bir mesafe alındı ve ‘Kökünü Kurutma Operasyonları’ ile özellikte zehir tacirlerine yönelik yoğun mücadele verildi.
Terörün Para Kaynağı
Organize suç örgütlerinin (mafya) bir numaralı finans kaynağı olan narkotik maddeler, terör örgütlerinin de önemli gelir kaynağını oluşturuyor. 2017 yılında yayınlanan ‘Uluslararası Suç ve Gelişen Dünya’ raporuna göre, uyuşturucuların 2014 yılında ulaştığı küresel pazar 652 milyar ABD doları seviyesine ulaştı. Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ta farklı adlar altında faaliyet gösteren bölücü terör örgütü PKK’nın ise narkotik maddelerden yıllık 500 milyon ile 2,5 milyar avro arası bir gelir elde ettiği biliniyor. Güvenlik güçleri tarafından 1980-2021 arasında yapılan 695 operasyonda, 2 bin 701 şüpheli ele geçirilirken, 380 bin 850 kilo esrar, 5 bin 452 kilo eroin, 4 bin 315 kilo bazmorfin, 80 kilo sentetik kannabinoid, 71,2 kilo afyon, 9,4 kilo kokain, 140 bin 698 adet Ecstasy, 400 bin 899 kök Hint keneviri ele geçirildi.