Van Gölü’nde sular çekiliyor, balıklar ölüyor, balıkçılar vinç yardımıyla ava çıkıyor. Kentte uzun zamandır yaşayanlar böyle bir kuraklığın ilk defa olduğunu söylüyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün temmuz ayı sıcaklık ve yağış değerlendirmesi raporlarına göre, Van ve çevresi son yılların en kurak dönemini yaşıyor.
Uzmanlar, dünyanın en büyük tuz gölünün bazı yerlerinde çekilmenin 1 kilometreyi aştığının altını çizdi. Özellikle buharlaşmanın, yağışların 3 katı olması bölgedeki kuraklığı daha da artırıyor.
Suyun sığ olduğu noktalarda ise çekilme 2 kilometreye kadar gidiyor. Erciş ve Muradiye ilçelerindeki kıyılarda birçok iskele, kale ve tarihi kalıntı gün yüzüne çıktı.
Peki Van’da yaşanan kuraklığın sebebi ne? Küresel ısınma etkisini iyiden iyiye hissettiriyor mu? Gölde yeniden su yükselir mi?
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Fiziki Coğrafya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Okan Bozyurt’a Van Gölü’ndeki çekilmenin nedenini sorduk.
"Gölü besleyen akarsuların buharlaşma nedeniyle debisi düştü"
Bozyurt, kuraklığın son yıllarda giderek artmasıyla Türkiye’deki göllerin kuraklaştığını anlattı.
“Son 20-30 yıldır küresel iklim değişikliği giderek gündeme oturan bir konu haline geldi. Özellikle 2000’li yıllardan sonra en sıcak yıllar hep ardı ardına yaşandı. 2016 yıllından sonra da küresel ısınma zirve yaptı. 2016 ve 2020 yıllarında ise küresel ısınma aynı rekoru paylaştı. Bu rekor 1880’li yıllardan itibaren yaşanan en sıcak 2 yıldı. Rekor da dünyanın ortalama sıcaklığının yaklaşık 1,02 santigrat derece üzeriydi. Bu da şu demek oluyor ki; dünyada sıcaklığın giderek artması, Türkiye’nin içinde bulunduğu kabaca 40’ıncı enlemler güneş ülkesi olması, hemen güneyinde de sıcak kuşağın olması Türkiye’de yaşanan kuraklığı etkiliyor. Ayrıca Türkiye’de yağış rejimleri giderek düzensizleşmeye başladı. Özellikle de buharlaşma çok fazla arttı. Kışlar daha ılık geçmeye başladı. Kış aylarında beklenen yağışlar olmamaya başladı. Ayrıca yazın da aşırı sıcaklar buharlaşmanın artmasına neden oldu. Gölü besleyen akarsuların debilerinde de inanılmaz derecede düşüşler göründü. Bu yüzden Van Gölü de tam olarak beslenemiyor. Gölün ayakları kurumaya başladı yani. Gölün ayağı dediğimiz akarsular da kuruyunca, göl, meteorolik dediğimiz atmosferden gelen yağışlarla beslenir. Fakat yeterli derecede yağış olmadığı için bu çekilme de kaçınılmaz oldu.”
"İleride daha başka ekosistem sorunları gündeme gelecektir"
Okan Bozyurt, Van Gölü’nde çekilmenin sebeplerinden biri olan buharlaşmanın, göle giren sudan daha çok su kaybına neden olduğuna değindi.
“Van Gölü ve pek çok gölümüzde yaşanan durumlar birbirine benziyor. Gölden kaybedilen su miktarıyla göle gelen su miktarını karşılaştırdığımızda kaybedilen su miktarı kazanılan su miktarından daha fazla. Bu yüzden göl seviyesi de çekilmeye başladı. Öte yandan, gölde yaşayan canlılar, ekosistem de etkilendi. İleride daha başka ekosistem sorunlarını da gündeme getirecektir.”
"Gölde çekilmenin hızla ilerlemesi 2 yıldır yaşanan kuraklık"
Bozyurt, göldeki çekilmenin bu kadar hızlı ilerlemesinin nedeni olarak da son 2 yıldır yaşanan kuraklığın etkisini gösterdi.
“Kuraklığın sınıflandırılması şu şekildedir; önce meteorolojik kuraklıkla yani yağış yetersizliği ile başlar. Bu yağış yetersizliği de hidrolojik kuraklığa yansır. Hidrolojik kuraklık da akarsuların debilerinin düşmesiyle göllerin çekilmesidir. Bu durumlar da uzun sürerse karşımıza tarımsal kuraklık dediğimiz çok daha ciddi bir sorun gelir. 2019 yılında başlayan kuraklık, 2020 yılında da devam etti. 2021 yılının da ilk aylarında etkisini gösterdi. Yazın da aşırı sıcaklıkların olması, kuraklık ve buharlaşma şartları da eklenince böyle bir tablo yaşandı.”
"Hidrolik enerjiyi daha çok hayatımıza almalıyız"
Yaşanan kuraklığın önüne geçmek için de görüşlerini paylaşan Bozyurt, “Kuraklığın önüne geçmek için karbona dayalı ekonomiden vazgeçilmeli. Yani fosil yakıtlara dayalı ekonomiden vazgeçilmelidir. Ve alternatif enerji kaynaklarını hayatımıza geçirmemiz lazım. Bu o kadar da kolay bir durum olmasa da kuraklığın önüne geçmek için yapılması gerekiyor. Türkiye, jeotermal enerji açısından çok şanslı bir ülke, çok fazla doğal kaynak ve yer altı suyu var. Fakat jeotermal enerjiyi tam değerlendiremiyoruz. Hidrolik enerjiyi daha çok hayatımıza almalıyız” diye konuştu.
"Çölleşme değil kuraklaşma"
Van Gölü’nde yaşanan kuraklığın 'çölleşme' olmadığını da belirten Bozyurt, gölün altında kumullar oluştuğu için görüntüler çölleşme gibi algılansa da su çekilmesiyle beraber gölün altında oluşan kumulların ortaya çıktığını aktardı.
“Gölün çölleşmesi için yıllık yağış miktarının 250 milimetreden aşağı olması gerek.”
Kış aylarında beklenen yağış can suyu olabilir
Bozyurt, bu sene kış aylarında daha çok yağış beklendiğine işaret ederek, Van Gölü'ndeki su seviyesinin yeniden yükselip biraz daha canlanabileceğini de vurguladı.