“Çocukluğunu özleyenlerden biriyim ve vakitsiz yaşlananlardan...”
Bu satırlar Evgin Atalay’ın “Aç Kapıyı Bezirgan Başı” kitabından…
Evgin Atalay, yaşama yazarak tutunmaya çalışanlardan ve hikayesi, çocukluk yıllarına uzanıyor.
Sağlıklı bir çocukluk geçirdi, lise çağında hayatı değişti
Atalay, küçük yaşlardan beri okumayı ve şiir yazmayı çok sevmiş. Severek takip ettiği bir yazarın tavsiyesiyle 2007’de düz yazı yazmaya başlamış.
Atalay, hastalığına rağmen hayallerinin peşini bırakmıyor. Sağlıklı bir çocukluk geçiren Atalay, ortaokul yıllarında bazı sağlık sorunlarıyla karşılaştı. Ailesi denge kaybı yaşadığını fark edip çeşitli kontroller ve testler yaptırdı.
Lise yıllarına geldiğinde ise Atalay’a “Friedreich ataksisi” teşhisi konuldu. Ailesinin de desteğiyle hayata tutunan Evgin Atalay, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“İlerliyor... Kaslarım tepki veriyor aslında onlara, müdahale etmem zorlaşıyor. Eskiden biraz daha kolaydı, müdahale edebiliyordum ama şimdi çok zorlaştı. Eskiden yalnızca bacak kısmımdaydı, şimdi yukarı çıkıyor ve vücudumu ele geçiriyor. Ben bunu şöyle tarif ediyorum; vücuduma bir canavar giriyor ve o canavar beni öyle bir duruma getiriyor ki karşı koyamıyorum, böyle sıkıyor beni.”
Atalay, kendi ifadesiyle hastalık git gide bedenini ele geçirse de vazgeçmedi.
2008’de Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünde lisans eğitimini tamamladı.
Bugüne kadar 3 kitabı çıktı
2010 yılında ise, duygu ve düşüncelerini ilk kez satırlara döktü. O duygular, “Hayat Yeşil Umut Mavi” kitabıyla ölümsüzleşti.
2014 yılında yayımlanan “Kardeş Gibiyiz” ve 2016’da çıkan “Aç Kapıyı Bezirgan Başı” kitaplarıyla kendi iç dünyasını okurlarıyla paylaşmayı sürdürüyor Evgin Atalay. Şimdilerde henüz ismini belirlemediği 4. kitabının üzerinde çalışıyor. Ancak her zaman bu kadar neşeli kalamayabiliyor. Zaman zaman umutsuzluğa kapıldığı da oluyor.
“Bundan sonra bütün her şey hastalığıma bağlı aslında. Yazı yazmam da artık ona bağlı, hayal kurmam da ona bağlı. O yüzden hayalim pek yok gibi ama şu anda yazmaya çalıştığım bir kitabım var. Onu bitirebilecek miyim, ne zaman bitireceğim, bilmiyorum.”
“Her harf bir organımmış gibi geliyor”
Peki kitap yazmak, onun için ne ifade ediyor? Bu soruyu da şu sözlerle yanıtlıyor:
“Kitap yazmak benim için antidepresan. Ben kitap yazarken acayip rahatlıyorum, böyle huzur buluyorum. Kendimi anlatıyorum. Her harf bir organımmış gibi geliyor. Beni farklı dünyalara götürüyor; farklı ilişkiler kuruyorum, insanlar tanıyorum, farklı duygular yaşıyorum. Öğreniyorum, yapamadığım her şeyi aslında orada yapıyorum. Belki de o yüzden yazmayı seviyorum. Orası dünya çünkü farklı bir dünya.”
Haber: İlyas Umut Özacar
Görüntü: Serhan Sevin
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu