Ağrı Dağı'nın eteğinden çıkan kaynak sularıyla beslenen Karasu Çayı'nın da içinde bulunduğu milli park, sulak alanları, bitki örtüsü ve el değmemiş doğasıyla ziyaretçilerini cezbediyor.
Bir yanda 5 bin 137 metre yüksekliğe sahip Ağrı Dağı, diğer yanda ise dağın eteklerindeki geniş bozkırları barındıran milli park, kuşlar, yırtıcılar, memeliler, balıklar, sürüngenler ve kemirgenlerden birçok türe yaşam alanı sunuyor.
"Bölgeye çok büyük değer katıyor"
Türkiye'nin İran, Nahçıvan ve Ermenistan sınırında yer alan milli park, bilim insanlarının da uğrak yerleri arasında yer alıyor.
Iğdır Üniversitesi Avcılık ve Yaban Hayatı Programı Dr. Öğr. Üyesi Bahadır Akman, Ağrı Dağı'nın yaban hayatı açısından bölgeye çok büyük değer kattığını söyledi.
Dağın eteklerindeki milli parkın gerek fauna, gerekse de flora olarak çok zengin olduğunu anlatan Akman, "Ağrı Dağı eteklerindeki sulak alanlar, balıklar, kuşlar, sürüngenler ve memeli hayvanlar açısından zengin bir bölge. Ağrı Dağı'nda bulunan Bulakbaşı, Karasu sulak alanları özellikle kuş türlerine önemli ölçüde ev sahipliği yapıyor ve doğal güzellik katıyor" dedi.
Milli park ve civarında farklı birçok yaban hayvanını görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Akman, şöyle konuştu:
"Ağrı Dağı kırsalı dağ keçisi, vaşak, tilki, yaban domuzu, kurt ve ayı türlerine de ev sahipliği yapıyor. Bu dağda birçok sürüngen türlerimiz de var. Biz bu manada araştırmalarımızı sürdürüyoruz."
"Biyoçeşitlilik çok zengin"
Aynı programın öğretim üyesi Emrah Çelik ise, Ağrı Dağı'nın ülkenin en büyük milli parkı olduğunu söyledi.
Bölgenin birçok yaban hayatının evi konumunda olduğunu vurgulayan Çelik, şunları anlattı:
"Burada yeşilbaş ördek, elmabaş, patka kuş türlerini görmek mümkün. Birçok sürüngen türleri de görülebiliyor. Tabii ki bu sürüngen türlerin varlığı kuşları da bölgeye çekiyor. Dolayısıyla buradaki biyoçeşitlilik çok zengin. Bölgedeki bütün biyoçeşitlilik, flora ve fauna elemanlarını ortaya çıkaracağız ve bir sonraki çalışmalar için de veri hattı oluşturacağız."