Bölgede herhangi bir nedenden yaralanmış ya da aciz düşmüş yaban hayvanlar, tedavi edilerek doğal yaşam alanlarına bırakılıyor.
Bilinçsiz avcıların hedefi olan, yeterince beslenemediği için bitkin düşen, yuvasından düşerek yaralanan yüzlerce yaban hayvanı, YYÜ bünyesinde Yaban Hayvanlarını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi'nde sağlığına kavuşuyor.
"Siyah akbabayı ilk kez görüyordum"
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lokman Aslan, Türkiye'de yaban hayvanları veteriner hekimliği ve yaban hayatı kavramlarının yeni yeni oluştuğu dönemde, hayvan hastanesine ölmek üzere olan bir siyah akbaba getirildiğini ifade ederek, şunları anlattı:
"Siyah akbabayı ilk kez görüyordum. Kimse sahip çıkmayınca biz bakımını üstlendik. Tedavisini de yaparak hayata döndürdük. Bu konuda araştırma yaparak yaban hayatına daha faydalı olacağımıza inandım. Hekimliğin üretime dayalı bir meslek olmadığı, çevrenin, yaban hayatının zincir halkalarının hepsinin birbirinden önemli olduğu kanaatine vardım. Yaban hayvanlarıyla ilgilenme yolunu seçtim. Gönüllü olarak 5 yıl bu işi yaptım. Ancak tek başına bu hizmetlerin yapılamayacağını gördükten sonra YYÜ Yaban Hayvanları Koruma Rehabilitasyon Merkezi'ni kurarak kurumsallaşmasını sağladık. Bölge genelinde kaçak avcılıkla yaralanan, hastalanan, yuvadan düşen tüm yaban hayvanlarının tedavisini yapıyoruz. Genel olarak hastanemizde hayvanların yüzde 40'ını tedavi ederek doğaya kazandırıyoruz. Amacımız hayvanları rehabilite ederek hiç zayiat vermeden doğaya kazandırmak."
"Karasu sulak alanı yok olma tehlikesi yaşıyor"
Sulak alanın korunmaması durumunda birçok tür ve bu zincirle beslenen hayvanların Van'a gelmeyeceğini belirten Aslan, doğanın bozulması durumunda bunun telafisinin mümkün olmadığına dikkati çekti.
"Sonrasında biz tekrar bir sulak alan oluşturmak için milyonlarca para harcasak, o sulak alanı oluşturamayız. Onun için bize doğal miras olan, çocuklarımıza miras bırakacağımız doğanın bozulmamasını sağlamalıyız. Şarkılara konu olan allı turnaları, kuğuları, leylekleri görmek istiyorsak doğayı, yaban hayatını korumalıyız. Merkezimize nesli tükenen birçok hayvan geliyor. Bu vesileyle Van Gölü havzasında yaşayan türler hakkında bilgi sahibi oluyoruz."
"Teknoloji doğayı bozuyor"
Aslan, insanların, hayvanların ve bitkilerin, bir halkanın birbirinden ayrılamaz parçaları olduğunu, doğal yaşamın devam edebilmesi için sulak alanların yok edilmemesi, ormanların yakılmaması, hayvanların da bilinçsizce öldürülmemesi gerektiğini dile getirdi.
Aslan, doğada yaşamanın insanların olduğu kadar bütün canlıların da hakkı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Sanayileşmenin gelişmesiyle insan her şeye tahakküm eder, kendi kendini öldürür duruma geldi. Son yüzyılda bunun farkına varılmasına, uluslararası sözleşmeler yapılmasına rağmen yaban hayatı yeterince korunmuyor. Teknoloji doğayı bozuyor. Eskiden bir günde kestiğimiz ağacı şimdi makinelerle 5 dakikada kesiyoruz. Biz doğal mirasları ne kadar koruyabilirsek, ileriye o kadar huzurlu, refah seviyesi yüksek toplum taşıyabileceğiz. İnsanlar arasındaki barışı, huzuru, mutluluğu sağladığımız gibi çevre ile de barışık olmalıyız."
Kaynak: AA