Yedikule Hisarı tarihi boyunca pek çok önemli olaya tanıklık etti. Bizans hakimiyetinde geçen yıllarda zaferden sonra şehre girilen tören kapısı oldu. Osmanlı’nın hazinesine ev sahipliği yaptı. Hatta bir dönem soyluların hapis tutulduğu mekandı. Bin 600 yıllık geçmişiyle İstanbul’un en eski yapıları arasında yer alan Yedikule Hisarı, şimdilerde ise hem restorasyon çalışmaları hem de kültür sanat faaliyetleriyle anılıyor.
Yedikule Hisarı’nda 2019’da kapsamlı bir restorasyona gidildi. Aşamalı olarak gerçekleştirilen restorasyon süreci halen devam etse de Yedikule Hisarı halkın ziyaretine açık tutuluyor. Hatta bienal gibi kültür sanat faaliyetlerine ev sahipliği yapıyor. Restorasyon kapsamında bugüne dek yapılan çalışmaları Yedikule Hisarı Restorasyonu Bilim Kurulu Üyesi Yüksek Mimar İhsan Sarı, TRT Haber’e anlattı.
İlk restorasyon 1958’de yapıldı
Yedikule Hisarı’nın çok önemli bir kültür varlığı olduğunu vurgulayan Sarı, “Mimarisiyle de çok önem arz ediyor. Uzunca bir zaman -yaklaşık 1950’li yıllara kadar- herhangi bir işlem yapılmadan geliyor. 1958’de Vakıflar mimarı Cahide Tamer tarafından kapsamlı bir restorasyona alındı” diyor.
Yapılan bu kapsamlı restorasyon çalışmaları 1970’e kadar sürüyor. O dönem Yedikule Hisarı’nın eksik kısımları tamamlanarak halkın ziyaretine açılıyor. Ancak daha sonra tarihi yapıda herhangi bir çalışma yapılmadığını söyleyen Sarı, şöyle devam ediyor:
“Üzüntü verici bir durum ama Yedikule Hisarı’nın 1970’li yılların başlarında moloz döküm alanı olarak kullanıldığını biliyoruz. Şu anda üstünde bulunduğumuz zeminde 2-2,5 metreye yakın dolgu vardı. Fatih Belediyesi 2019’da burayı Kültür Bakanlığı’ndan devralarak restorasyona başlıyor. Altın Kapı’nın kuzeyindeki Bizans duvarında bir çökme vardı. Yaklaşık 25-30 metrekarelik bir yüzey; kalınlığı 5 metreydi. Bunun yarısı çökmüştü. Biz o duvarı özgün malzemesiyle, yerinde duran taşlarla konsolide etmeye başladık. Bu çalışma 3 senedir sürüyor. Bugünlerde ise anıt eserin giriş kapısının üstündeki kulenin yapım imalatı devam ediyor.”
Halka açık restorasyon
Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun izniyle sürdürülen restorasyon bütün hızıyla sürüyor. Yedikule Hisarı, yaklaşık 16 dönümlük geniş bir arazi üzerinde yer alıyor. Restorasyonda tarihi yapının içinde kültür-sanat faaliyetlerine uygun bir mekan olarak düşünülen alana öncelik verildi.
Yedikule Hisarı’nın restorasyonunun en büyük özelliği ise, halka açık olarak yapılması. Restore edilen alanlardaki bütün tahta perdeler ziyaretçilerin görüp izleyebileceği şekilde dizayn edildi. Yedikule Hisarı Restorasyonu Bilim Kurulu Üyesi İhsan Sarı bunun sebebini, “Esas olan kültür varlığını, insana aidiyet hissi kazandıracak şekilde sunmak; yani insanı ötekileştirmeden kültür varlığını ona tanıtmak. Fatih Belediyesi yaptığı bu çalışmayla aslında bir anlamda uluslararası kabul gören bir düşünceye ön ayak olmuş oluyor. Bu anıt eseri, restorasyon sırasında halka açarak halkın da bir anlamda restorasyonun içinde bulunmasını, her türlü eleştiriye açık vaziyette yapılmasını sağlıyor” diyor.
“Anıt eserin yaşamasını sağlıyoruz”
Gelelim restorasyonun detaylarına... Tarihi yapıda önceki restorasyonlarla ilgili birtakım sıkıntılar meydana gelmiş. Sarı bunu şöyle anlatıyor:
“1958 ile 1970 arasında yapılan restorasyonda maalesef yoğun miktarda çimento harcı kullanıldı. O zamanlarda restorasyonlarda yoğun çimento kullanılıyordu. Çimento kullanılması sebebiyle anıt eser çok ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Biz bu restorasyon sırasında çimentoyu anıt eserden uzaklaştırmaya başladık. Eğer duvarlardaysa minimum beş santim duvarlardan uzaklaştırdık. Çimento harçlı derzlerin yerine özgün Horasan harcıyla çimentoyu bir anlamda derinlere gömerek anıt eserin yaşamasını, daha sonraki kuşaklara devredilmesini sağlamış oluyoruz.”
İstanbul’un en eski mescitlerinden biri bulundu
Her tarihi yapıda olduğu gibi Yedikule Hisarı’nın restorasyonu sırasında bazı sürprizlerle karşılaşıldı. Sarı onlardan bazılarını şöyle örnekliyor:
“İstanbul’un en eski mescitlerinden birininin temel izleri bulundu. Bu temel kalıntılarında yapılan araştırma kazısı sonucu Osmanlı döneminden kalan suru aşarak zemine düşmüş gülleler de bulunmuş oldu. Birçok kültür varlığı detayları bulundu. Hepsi fotoğraflanıp belgelendi. Teşhir için hazırlıkları yapılıyor.”
“Muazzam bir esere sahip olacağız”
Pazartesi hariç her gün rehberler eşliğinde gezilen Yedikule Hisarı'na şimdiden yerli-yabancı çok sayıda turistin ilgisi dikkat çekiyor. Sarı, “Restorasyon bittiğinde muazzam bir esere sahip olacağız. İstanbul’un belki de en eski anıt yapılarından bin 630 senelik 'zafer takı' dediğimiz Altın Kapı, 560 senelik Osmanlı surları ve tabii 16 dönümlük bir yeşil alan ve muazzam bir ses ve akustik ortamda kültürel ve sanatsal faaliyetlere sunulacak şekilde çalışmalara olanak sağlayacak” diye konuşuyor.
Dünden bugüne Yedikule Hisarı
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde temelleri atılan Yedikule Hisarı, 408-450 arasında II. Teodoios tarafından inşa ettirildi. Bizans döneminde artan saldırılar sonucu surlarda bir savunma mimarisi oluşturuldu. Yine yıllar içerisinde surlara kapılar da eklendi. Bunların en göze çarpanı hala ayakta olan ve zafer takı olarak inşa edilen Altın Kapı’dır.
Yedikule Hisarı’nın kaderi Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethiyle değişti. Yapıya 1458’de yeni surlar ve yedi kulesi olan bir hisar eklendi. Osmanlı döneminde değerli evraklar ve eşya burada saklandı. Hatta siyasi suçluları hapsetmek için kullanıldı. Hatta 1622’de tahttan indirilen II. Osman buraya hapsedildi.
Yedikule Hisarı, 18. yüzyılda ise yerleşimin olduğu bir mahalle olarak kullanıldı. Ancak 1782’de çıkan yangında tüm mahalle alevlere teslim oldu. Ardından 1856’da baruthane olarak kullanıldı. 1869’da ise avlusuna kız sanat okulu inşa edildi. 1895’te Müzeler Umum Müdürlüğü’ne geçen Yedikule Hisarı 1968’de Hisarlar Müzesi Müdürlüğü’ne bağlandı.