Çocukluğu Nişantaşı'nda geçen, İtalyan Lisesi'nde okuyan, İtalyanca ve İngilizce bilen Sarıkaya, 34 yaşındayken küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapmak üzere Antalya Kaş'a göç etti.
16 keçi alan ve bir süre sonra hayvanlarıyla Trakya bölgesine geçen Sarıkaya, daha sonra geçen yıl Bilecik'in Vezirhan beldesine bağlı 10 haneli Zobran köyünde muhtarlığın kendisine tahsis ettiği ilkokul binasına yerleşti.
Burada tek başına kedi, köpek ve keçileriyle mutlu bir yaşam sürdüren Sarıkaya, küçüklükten bu yana hayvanlara karşı farklı bir sevgi beslediğini belirterek şunları söyledi:
"Hayatımda yakından gördüğüm ilk keçi kendi keçilerim oldu. Daha önce hiçbir alakam yok, ailede de hayvancılık yapan yok. Başlayacağım zaman bir kısım hayvanı inceledim bana en yakın olabilecek nedir diye. Keçiye uygunmuşum, memnunum seçimimden."
İstanbul Galata'da bir pastanesi olduğunu ve ardından burayı imalathaneye çevirdiğini belirten Sarıkaya, yıllarca yaptığı bu işte engellilere de iş imkanı sağladığını vurguladı.
Kaş'a ilk taşındığında 16 keçi aldığını ve bir süre sonra evlendiğini anlatan Sarıkaya, şöyle konuştu:
"Sonra Trakya'ya taşındım keçilerimle. Trakya'ya hayvan nakli üç ay sürüyor, o tarafta istediğimi yakalayamadım. Geçen yıl da Zobran'a geldim. Buranın insanını çok seviyorum. Mesela Mehmet Onbaşı isimli bir köylümüz var, 60 yaşında. Ağılın biraz yukarısında tarlaların arasından çıkarken traktörü stop ediyor aşağı kadar sessizce iniyor hayvanlar rahatsız olmasın diye. Ben şehirde bu kadar saygılı düzgün düşünceli insanı bir arada görmedim. Muhtara ayrı hayranım zaten burada olabilmemizin nedeni o. Aileden biri artık bizim için, çalışkan, neye ihtiyacımız olsa orada olacağını bildiğimiz muhabbetinden de hiç sıkılmadığımız kişi."
Ev olarak kullandığı ilkokul binasına elektrik bağlanması ve çatı tamiri konularında belediyenin büyük desteğini gördüğünü anlatan Sarıkaya, "5 yıl önce aldığım ve bu yola çıktığım 16 keçinin 8'i halen bende. Aynı sürüden büyütmek istiyordum öyle oldu, şu an yaklaşık 70 keçi var. Doğan kızları tutabildim sadece önceki senelerde, oğlanlar gitti ve iki senedir kız oranımız çok düşük herkesi tutabilseydim 150 civarına ulaşırdık" dedi.
Sürüye dışardan keçi katmak istemediğini belirten Sarıkaya, "Benimkiler çok şımarık çok da rahatlar. Tekenin kanı değişmesi gerekiyor onun için üç oğlan getirdim İzmir'den. İlk başından beri süt de peynir de sattım. Genel olarak bu sene peynir satacağız gibi görünüyor" ifadelerini kullandı.
Ekolojik köy kurmak istiyor
İstanbul'da şehir yaşamından köy yaşamına geldiğini anlatan Sarıkaya, şunları söyledi:
"Avrupa yakası çok kaotiktir. Nişantaşı çok mahalleydi ben çocukken. Buradan bir ışık geçse hepimizin haberi olur. Yabancı da Türk de ağırlıyoruz. Çakal sesine mesela çok korkan oldu. Sonra yine hayat devam etti anladık ki ne domuz ne çakal bize yanaşmıyor. En korkunç zararlı aslında insan. Çok büyümeyi düşünmüyorum, biraz koyun eklemek istiyorum. Sonuçta bütüncül yönetim denilen bir şey var ve çeşitlilik çok mühim. Burada kalmayı çok istiyorum. İlk geldiğim vakit muhtara söyledim, şurada küçük bir mezarlığımız var oraya gömülesim var benim. Bence hayvancılığa isteği huzur olan adam girmeli, eğer böyle excel tabloları kazanç vesaire düşünüyorsan mutsuz olma ihtimalin çok yüksek çünkü yaptığın bir şeyi hiçbir para satın alamaz."
Sarıkaya, ekolojik köy kurmak, kırsal turizme katkıda bulunmak, dış göçün önüne geçmek istediklerine işaret ederek "Vezirhan çok güzel bir yer, güzel bir geçiş noktası ama bilmeyenler çok. İlk köyü gördüm ve dedim ki 'Ben burada yaşarım'. Çok yeşil, aşağısı sıcaksa burası 5 derece düşük, soğuksa 5 derece yüksek. İlk geldiğim zamanlarda dolu yağıyor aşağıda, kirazlara ne oldu var mı bir şey diye beni arıyorlar burada hiçbir şey yok" dedi.
Sarıkaya, Kaş'ta yaşayan eşinin de belli dönemlerde köye gelerek kendisine yardımcı olduğuna dikkati çekerek eşinin de bir süre sonra köye yerleşeceğini ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine beraber devam edeceklerini belirtti.
Kaynak: AA