Kendini engelli çocukların yüzme eğitimine adayan bir isim Dr. Duran Arslan. Bu uğurda 20 yılı geride bırakmış. Havuza gelen her çocukla empati kuran Arslan, “Engelleri ne kadar ağır olursa olsun, doğru tekniği uygularsanız bu çocukların hepsi yüzmeyi öğrenir” diyor. İstanbul Gençlik ve Spor Müdürlüğü Engelli Yüzme Antrenörü Dr. Duran Arslan, özel çocuklar için yaptığı özel çalışmaları TRT Haber’e anlattı.
Engelli çocuklara yüzme öğretme fikri ne zaman ortaya çıktı?
Yirmi yıl önce, üniversite birinci sınıftayken bu fikir ortaya çıktı. Çünkü ailemde engelli vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesine bir proje sundum. Projeye göre; İstanbul genelinde sosyal güvencesi olmayan çocukları belediyenin araçlarıyla alacağız ve hidroterapi havuzlarına götüreceğiz. Rehabilitasyon amacıyla çocuklara hizmet vereceğiz. Bu süreç ücretsiz olacak. Rehabilitasyon sürecinin içine sonradan fizik tedavi ve psiko-sosyal hizmetler de dahil edildi. Gelen çocukların birçoğu zamanla Türkiye şampiyonalarına gitmeye ve dünya şampiyonalarına katılmaya başladı.
Bu yola çıkarken amacınız neydi?
Niyetimiz sporu bir amaç olarak değil de bir araç olarak kullanmaktı. Bu özel çocuklarımıza sosyal hayatlarında destek verebilmek, toplumun içerisine sokabilmek, fiziksel bir problemi varsa o problemini yenmeye yönelik adımlar atabilmekti. Otizm ya da down sendromu gibi sorunları olan çocukların sosyal hayatlarında önlerindeki engelleri kaldırabilmekti amacımız. Sonrasında tabii şampiyonların çıkması, çocukların madalyalar alması, üniversitelere girmesi bizim için farklı bir başarı oldu.
Ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yola devam ettiniz…
Sonrasında bunu Ankara’ya, İzmir’e, Gaziantep’e ve Türkiye’nin her tarafına yayalım dedik. Bütün illerde sosyal güvencesi olmayan çocuklar rehabilitasyon amacıyla devletimizin havuzlarına gitsin, bu hizmeti alsın, Türkiye şampiyonalarına girsin istedik. Böylece Spor Bakanlığına geçtim ve bakanlık bize inanılmaz destek verdi.
Yaptığınız, büyük özveri isteyen bir iş. Bununla ilgili özel bir eğitim aldınız mı?
Ben bu işi öğrenebilmek için 10 yıl uğraştım. Türkiye’de bedensel engelli, görme engelli veya özel sporcuya nasıl yüzme öğreteceğinizle ilgili bir çalışma yok. Üniversitelerde ve antrenörlük kurslarında bu eğitim verilmiyor. Ben yurt dışına giderek bu konuda çalışmalar yaptım. Şu an serebral palsili bir çocuğa nasıl yüzme öğretmemiz gerektiğiyle ilgili dokümanlar elimizde var. Otizmle ilgili, görme engellilerle ilgili çok yol kat etik.
Gelen her engelli çocuk burada yüzme kursuna katılabiliyor mu?
Engeli ne olursa olsun hiçbir çocuğu geri çevirmiyoruz. Mutlaka yapabileceği bir şey var burada. Bizim ona katkı sağlayabileceğimiz bir şey mutlaka vardır. Çocuk ya tahtayla yüzer ya simitle yüzer veyahut da havuzun kenarında oturup içerisine top atar. Ama bu ortamın içerisine mutlaka sokuyoruz.
Unutamadığınız öğrencileriniz vardır mutlaka…
Çok fazla… Annesinin kucağında gelen ama şu anda yürüyüp üniversiteye giden çocuklar oldu. Bu öğrencilerin içerisinde İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçen öğrenciler var. 152 kilodan 77 kiloya düşen, Çanakkale Boğazı’nı geçen çocukları biliyorum. Yatalak bir şekilde gelip, ağzını bile kapatamayan serebral palsili, kolları bacakları kasılan bir çocuğun tırnaklarıyla duvarı kazıyarak ayağa kalktığını ve şu anda onun üniversiteye gittiğini biliyorum.
Demek ki doğru yöntem izlendiğinde her türlü engel aşılabiliyor…
Engelleri ne kadar ağır olursa olsun, doğru tekniği uygularsanız bu çocukların hepsi yüzmeyi öğrenir. Sosyal hayata girerler, toplumun içine girerler ve bu çocukları kazanabiliriz. Spor bir hedef, bir amaç değil; bir araçtır. Fırsat verilirse bu çocukların yapamayacağı hiçbir şey yok.
Kamera: Serhan Sevin / İlyas Umut Özacar
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu